GuidePedia

0

Abdullah b. Mübarek in şöyle dediği rivayet edilir:

- Mekke-i Mükerreme de bulunuyordum. Orda büyük bir kıtlık vardı. İnsanlar yağmur duası için Arafat a çıktılar. Fakat daha şiddetli kuraklıkla karşı karşıya kaldılar. Böylece bir hafta beklediler. Bir hafta sonra yine yağmur duası için Arafat a çıktılar. İçlerinde zayıf bedenli siyah bir adam gördüm. Adam, iki rekat namaz kıldı, sonra Allahü Teala ya dua etti. Sonra tekrar seccadeye kapanıp:

- İzzet ve Celalim hakkı için, kullarına yağmur ihsan etmedikçe, başımı seccadeden kaldırmam diye Allah a niyazda bulundu. Bunun üzerine gökte bir bulut zuhur ettiğini ve biraz sonra sağnak halinde yağmur yağmaya başladı. O adam, Allah ü Teala ya hamd ü sena ederek, oradan ayrıldı.

Ben de kendisini takip ettim. Adam gidip kölelerin satıldığı bir yere girdi. Ben oradan ayrıldım. İkinci günü yanıma para alarak, kölelerin satıldığı o yere gittim. Köle satana:

- Benim bir köleye ihtiyacım vardır. Satın alacağım dedim. Bana otuz kadar köle gösterdi. Kendisine:

- Bunlardan başka var mıdır diye sordum. Bana:

- Evet, bir köle daha vardır, fakat o içine kapanmış, kimse ile konuşmaz dedi.

- Bana göster dedim. Adam bana daha önce gözümle gördüğüm köleyi getirdi. Kendisine:

- Bunu kaça aldın diye sordum. Bana:

- Yirmi dinara satın aldım, fakat onu sana on dinara veririm dedi. Ben kendisine:

- Hayır, ben sana daha fazla veririm. Onu yirmi yedi dinara alıyorum dedim. Adamla anlaşıp, köleyi satın aldım. Elinden tutup ordan ayrıldım.

Köle:

- Ey efendim! Beni niçin satın aldın Senin hizmetine benim gücüm yetmez dedi. Ben kendisine şöyle dedim:

- Ben seni, senin benim efendim, benim de senin hizmetçin olmam için satın aldım dedim.

- Niçin böyle yapıyorsun dedi.

- Dün seni gördüm ki, Allah a dua ettin. Allah duanı kabul buyurdu. Bunun üzerine senin kerametini öğrendim, senin büyük adam olduğunu anladım dedim. Bana:

- Sen onu gördün mü dedi. Ben:

- Evet gördüm dedim.

- Beni azad edermisin diye sordu.

- Sen Allah rızası için, hürsün. Seni azad ettim dedim. Kendisini görmediğim birinden şöyle bir ses geldi bana:

- Ey İbni Mübarek! Müjdeler olsun sana. Allahü Teala seni bağışladı:

- Sonra o adam güzelce bir abdest aldı. İki rekat namaz kıldı. Sonra şöyle dedi:

- Allah a hamd ü senalar olsun. Bu, küçük efendimin azadıdır. Çok büyük Mevlamın azadı acaba nasıl olur

Sonra yine abdest alarak iki rekat namaz kıldı. Selam verince, ellerini göğe kaldırıp, şöyle duada bulundu:

- Ey Allah ım! Sen biliyorsun ki, ben sana otuz sene ibadet ettim. Seninle benim aramda benim sırrımı açığa vurmaman icin sözleşme vardı. Şimdi ise benim sırrımı açığa vurdun. Beni yanına al! Böyle deyip bayıldı ve yere düştü. Bir de baktım ki ölmüş. Onu yıkayıp kefenledim. Fakat iyi bir kefene saramadım. Sonra cenaze namazını kılıp defnettim. Uyuyunca gece rüyamda, güzel bir zat, güzel bir elbise giymiş ve yanında kendisi gibi büyük bir zat daha gördüm. Ellerini birbirlerinin omuzuna koymuş ve bana doğru geliyorlardi. Tarif ettiğim zat, bana hitaben:

- Ey İbni Mübarek! Sen hiç Allah'tan utanmadın mı dedi ve yürüdü. Kendisine:

- Sen kimsin diye sordum.

- Ben Allah'ın Rasulü Muhammed im. Bu da İbrahim Aleyhisselam dır dedi. Ben Efendim (Sallâllahû Aleyhi ve Sellem) e:

- Ben Allah tan nasıl utanmıyorum ki, çok namaz kılıyorum dedim. Bunun üzerine şöyle buyurdu:

- Allah ın veli kullarından biri ölür de, neden onu güzel bir kefene sarmazsın

Sabah olduğu vakit, kabristana gidip onu kabrinden çıkardım. Güzel bir kefene sardım. Sonra tekrar canaze namazını kıldım ve defnettim. Allahü Tala ona rahmet etsin.

Yorum Gönder

 
Top