Kral İskender, Melik Dara ya bir elçi gönderir. Elçi geri gelip, Melik in verdiği cevabı anlatınca, iskender, cevabı mesajda bulunan bir kelimeden şüphelenir. Elçi, İskender e:
- "O kelimeyi ben şu iki kulağımla işittim" der. Bunun üzerine iskender, kelimenin aynını yazıp, Melik Dara ya gönderir. Dara mektubu okuduğunda, bir bıçak isteyip o kelimeyi mektubun içinden keser ve mektubu, iskender e iade eder. İskender e aynı zamanda bir mektup yazarak, durumu izah eder. Mektubunda şöyle diyordu. Dara:
- "Kralın niyeti, anlayışı ve kuvvetli görüşü, gönderdiği elçinin sözlerinin sıhhat derecesine vakıf olduğuna delalet ediyor. Şimdi ben o kelimeyi kestim. Çünkü o kelime benim sözümden değildi. Ben senin elçinin dilini kesmeye bir yol bulamadım" der. Bunun üzerine iskender, elçiye adam göndererek yanına çağırır ve:
- "Melike nin sözlerine o kelimeyi niye ekledin " der. Elçi:
- "Çünkü o, benim hakkımı noksan verdi, beni kızdırdı" der. İskender:
- "Vay haline, biz seni, bizim maslahatımız için mi gönderdik, yoksa kendi maslahatımız için mi " der ve ağzından dilini çekip, keser.
Yorum Gönder