GuidePedia

0

Kayle binti Mahreme radıyallahu anha Benî Temim kabîlesinden İslâm’a ilk giren hanımlardan… Anlayış, idrak ve seziş kabiliyeti yüksek bir hanım sahâbî…

Bir heyet içerisinde Medine’ye gelerek Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem Efendimiz’in huzurunda bulunma şerefine eren ve tereddüt göstermeden hemen biat eden bir bahtiyar…

Gördüğünü detaylı bir şekilde nakletme ve düşüncelerini güzel bir üslub içerisinde anlatabilme kabiliyetine sahip, ifadesi net, fesâhatte örnek bir hanım…

O, benî Temim kabîlesinin Anberoğulları koluna mensuptur. Annesi Safiyye binti Sayfi, Cahiliye devri şâir ve hatiplerinden Eksem ibni Sayfi’nin kız kardeşidir.

Kayle binti Mahreme, Bekir İbni Vâil oğulları heyetinin elçisi Hureys ibni Hassân ile birlikte Medine-i Münevvere’ye gelerek Resûl-i Ekrem (Sallâllahû Aleyhi ve Sellem) Efendimiz’e biat etmiştir. 

O, kabilesinden İslâm’a ilk giren hanımlardan biri olma şerefini elde eden bir bahtiyardır. Medine-i Münevvere’ye geldiğinde Peygamberimiz’in (Sallâllahû Aleyhi ve Sellem) huzûrunda şâhid olduğu olayları ve gördüklerini etraflıca anlattığı uzunca bir rivayeti vardır. 

Buhârî, el-Edebü’l-Müfred adlı eserinde, Ebû Dâvud ve Tirmîzî Sünen’lerinde bu rivayetin bir kısmına yer verirler.Taberânî ise onun tamamını kitabına almıştır. İbni Hacer el-Askalânî de, sahâbîlerin hayatına dair el-İsâbe adlı eserinde bu uzun rivayeti nakleder.

Onun bu rivayetinden kendisinin anlayış ve seziş kabiliyeti yüksek bir hanımefendi olduğu anlaşılmaktadır. Zira şahit olduğu olayları ve gördüklerini etraflıca, detaylı bir şekilde anlatması, ifade ve anlatım tarzı, ayrıntılara gösterilen dikkat onun bu yönünü bize açık ve net olarak göstermektedir.

Riyazüssalihîn’de geçen kendi rivayet etmiş olduğu hadis-i şerifte onun bu özelliklerini bâriz bir şekilde görmek mümkündür. Şöyle ki:

Kayle binti Mahreme (Radıyallahû Anhâ) şöyle der:

Rasûlullah (Sallâllahû Aleyhi ve Sellem)’i dizlerini karnına dayamış, ellerini koltuklarının altına koyup, kaba etleri üzerine oturmuş vaziyette gördüm. Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem’i böyle huşû ve huzû içinde mütevâzî bir vaziyette oturur görünce, korkudan irkildim. (Ebû Dâvud, Edeb 22)

Kayle radıyallahu anha, Resûl-i Ekrem (Sallâllahû Aleyhi ve Sellem) Efendimiz'in heybetinden korkup sarsılmıştır. O mecliste bulunan bir sahâbi durumu farketmiş ve Peygamberimize:

-Ya Resûlallah! Şu fakir kadıncağız korkup sarsıldı, deyince, Peygamber Efendimiz (Sallâllahû Aleyhi ve Sellem) arka tarafında durmakta olan Kayle’ye, kendisini görmeksizin eliyle işaret ederek:

“- Ey fakir kadıncağız! Sâkin ol ve gönlünü rahat tut,” buyurmuştur. Kayle diyor ki:

- Resûlullah (Sallâllahû Aleyhi ve Sellem) böyle söyleyince, Allah kalbimdeki korkuyu ve irkilme hissini giderdi. (Riyazüssalihîn Tercüme ve şerhi, c. 4, s.364-366)

İki Cihan Güneşi Efendimiz (Sallâllahû Aleyhi ve Sellem) her halinde olduğu gibi oturuşunda da mütevâzî idiler. 

Onun her hal ve hareketi oturuşu, kalkışı, yürüyüşü bir huşû ve hudû halini yansıtırdı.

Kendisini görenler üzerinde bir saygı, sevgi ve kalbten gelen bir irkilme hissi uyandırırdı.

Kayle binti Mahreme (Radıyallahû Anhâ)’nın rivayet ettiği bir hadis-i şerif de Sünen-i Ebî Davud’da geçmektedir. 

Bu hadisde onun müslüman oluşu ile ilgili bilgiler, şahsiyet ve karakteri ile ilgili davranışlar ve Resûl-i Ekrem (Sallâllahû Aleyhi ve Sellem) Efendimiz'in huzurunda fikir ve düşüncesini açıkca beyan edebilme hâli görülmektedir. Şöyle ki:

Kayle binti Mahreme (Radıyallahû Anhâ)’den şöyle rivayet edilmiştir:

Resûlullah (Sallâllahû Aleyhi ve Sellem)’in yanına geldik. Bekir bin Vâil’in elçisi, Hureys ibni Hassan’ı kastederek dedi ki:

-Arkadaşım öne geçti. Kendisi ve kavmi yerine Resûlullah (Sallâllahû Aleyhi ve Sellem)’e İslâmiyet üzerine biat etti. Sonra şöyle dedi:

-Ya Resûlallah! Bizimle Beni Temim arasında Dehna mevkii hakkında bir anlaşma yaz. Onlardan misafir ve komşu olanlardan başka tek bir kimse bizim tarafa Dehna’ya geçmesin.

Resûlullah (Sallâllahû Aleyhi ve Sellem) kâtiplerinden birine: “- Ey oğul! Dehna hakkında Hureys’e bir senet yaz” buyurdu.

Ben ona Dehna’nın verilmesinin emrolunduğunu görünce,oranın kendi memleketim ve evim olması yönüyle beni bir üzüntü kapladı ve:

“-Ya Resûlallah! Bu senden adaletli bir istekte bulunmadı. Gerçekten şu Dehna senin yanında develerin bağlandığı, salındığı yer, koyunların da merasıdır. Temim oğullarının kadınları ve oğulları hemen onun arkasındadır” dedim. 

Resûlullah (Sallâllahû Aleyhi ve Sellem):

“- Ey oğul,yazmaktan vazgeç. Bu kadıncağız doğru söyledi. Müslüman müslümanın kardeşidir. (Dehna’da bulunan) su ve ot (Bekir bin Vâil ile Beni Temim’den) her ikisine de yeter. (Orada fitne vericilere (şeytanlara) karşı birbirlerine yardım ederler.” buyurdu. (Sünen-i Ebî Davud, Hadis no: 3070)

Dehna: Beni Temim yurdunda suyu az, otu çok meranın adıdır. Bekir bin Vâil buranın kendilerine verilmesini, bunun da bir senetle tesbitini istemişlerdi. Resûlullah (Sallâllahû Aleyhi ve Sellem) Efendimiz önce vermek istemiş, sonra Kayle’nin hatırlatması üzerine bundan vazgeçmiştir.

Kayle binti Mahreme (Radıyallahû Anhâ) Fahr-i Kâinat (Sallâllahû Aleyhi ve Sellem) Efendimiz'in sevgisiyle gönlünü doldurmuş, onun tavsiyelerini harfiyyen yerine getirme gayreti içerisinde yaşayan bir muhabbet eridir. 

Onun bu hassasiyetini yatsıdan sonra yatağına uzandığı zaman yaptığı şu uzunca duâda görebilmekteyiz. Kızlarından Uleybe, annesinin şöyle dua ettiğini nakletmiştir:

“Bismillâh. Allah’a dayandım. Yan tarafıma uzandım. Günahıma tevbe ettim.”
Bunu birkaç kez tekrarladıktan sonra; 

“Allah’a sığınırım. O’nun tam kelimelerine sığınırım ki, ne iyi ne de kötü kimse bu kelimeleri aşamaz.

Gökten inen ve göğe yükselenlerin şerrinden, yere inen ve oradan çıkanların şerrinden, gündüzün şerrinden, gece gelip çatanların şerrinden Allah’a sığınırım. Ancak hayırla gelip çatanlar müstesna.

Allah’a iman ettim. O’na sımsıkı bağlandım. O’na dayandım, O’na güvendim.
Kudretine her şeyin teslim olduğu Allah’a hamdolsun.

Yüceliğine, izzetine ve azametine her şeyin boyun büktüğü Allah’a hamdolsun.
Hükümranlığı karşısında her şeyin boyun eğdiği Allah’a hamdolsun.

Arşının izzetine hürmetine, kitabındaki sonsuz rahmet hürmetine, yüce şânın hürmetine, ism-i âzam hürmetine bize rahmet nazarıyla bakmanı niyaz ederim.

Bize öylesine bir rahmet nazarıyla bak ki; Bu bakış bizim için affetmediğin bir günah, görmediğin bir ihtiyac, helâk etmediğin bir düşman, giydirmediğin bir çıplak, ödemediğin bir borç bırakmasın.

Bizim için derleyip toparlamadığın, dünya ve ahırette bizim faydamıza olan hiçbir işi bırakmayan ey merhametlilerin merhametlisi Allah’ım!..

Allah’a iman ettim. O’na bağlandım. O’na güvenip dayandım.

Sonra 33 defa “Sûbhânallah”; 33 defa “Allahû Ekber”; 33 defa “Elhamdülillah” derdi.
Ey kızım! Resûlullah (Sallâllahû Aleyhi ve Sellem) Efendimiz'in huzûruna kızı Fâtıma bir yardımcı istemek için gelmişti. Efendimiz (Sallâllahû Aleyhi ve Sellem) o biricik kızına hizmetciden daha hayırlı bir şey söyleyeyim mi? buyurdu. O da: Evet dedi. Bunun üzerine yukardaki tesbihleri yatarken okumasını tavsiye etti. (Taberânî c.10,s.25)

Derin tefekkür ve rakik bir kalbe sahib olan Kayle binti Mahreme (Radıyallahû Anhâ) gönül âlemi zengin bir hanım sahâbîdir. Hayatının son dönemleri ve ölüm tarihiyle ilgili bilgilere kaynaklarda rastlanamamaktadır.

Cenâb-ı Allah, Kayle bint-i Mahreme Hazretleri'nden ve diğer tüm Hanım Sahâbe Annelerimiz'den razı olsun. Bizleri de şehitlik ve şehidelik mertebesiyle müjdelesin. Bu mübarek Hanım Sahâbe Annelerimiz'in şefaâtlerine nâil eylesin bizleri... Amin.

Mustafa Eriş
Altınoluk Dergisi

Yorum Gönder

 
Top