Mübarek Hayatlarından Kesitler...
Ümmü Haram binti Milhan (Radıyallahu Anhâ) Resûllullah (Sallâllahû Aleyhi ve Sellem) Efendimiz'in süt halası... İlk deniz seferine katılan, şehidlik özlemiyle yanan bir hanım sahâbî...
Kıbrıs'ın manevî bekçisi...
Hala Sultan adıyla meşhur, şecaat sâhibi kahraman bir İslâm kadını...
O,
Bi'setten önce Medine'de doğdu. Hazrec kabîlesinin Benî Neccar koluna
mensuptur. Babası; Milhan İbni Hâlid, annesi Müleyke binti
Mâlik'tir.
Asıl adı bilinememektedir. Ümmü Haram künyesiyle meşhur olmuştur. Enes
İbni
Mâlik (r.a.)'ın teyzesidir. Haram İbni Milhan (r.a.)'ın da kızkardeşi
olur.
O, Medine'nin ilk müslüman hanımlarından idi. İslâmdan önce Amr İbni Kays ile evlendi. Kays ve Abdullah adında iki oğlu oldu. İslâm güneşi Medine'ye yayılmaya başlayınca kocasının da müslüman olmasını istedi. Her vesileyle beyini İslâm'a davet etti. Fakat kocası bu davete icâbet etmedi. Müslüman olmayı kabul etmedi. Çaresiz kalan Ümmü Haram (r.anhâ) müşrik kocasından ayrılmak zorunda kaldı. Bir müşrikle hayatını devam ettirmek istemedi. İffetiyle, vakarıyla inancını daha diri yaşamayı arzu etti. Bir müddet sonra Ensar'ın ileri gelenlerinden meşhur sahâbî Ubâde İbni Sâmit (r.a.) ile evlendi.
O, Medine'nin ilk müslüman hanımlarından idi. İslâmdan önce Amr İbni Kays ile evlendi. Kays ve Abdullah adında iki oğlu oldu. İslâm güneşi Medine'ye yayılmaya başlayınca kocasının da müslüman olmasını istedi. Her vesileyle beyini İslâm'a davet etti. Fakat kocası bu davete icâbet etmedi. Müslüman olmayı kabul etmedi. Çaresiz kalan Ümmü Haram (r.anhâ) müşrik kocasından ayrılmak zorunda kaldı. Bir müşrikle hayatını devam ettirmek istemedi. İffetiyle, vakarıyla inancını daha diri yaşamayı arzu etti. Bir müddet sonra Ensar'ın ileri gelenlerinden meşhur sahâbî Ubâde İbni Sâmit (r.a.) ile evlendi.
İki
Cihan Güneşi Efendimiz (Sallâllahû Aleyhi ve Sellem) zaman zaman süt halası bulunan Ümmü Haram
(r.anhâ)'nın
evini ziyaret ederdi. Bazan öğle üstü kaylûlesini orada yaptığı olurdu.
Bir gün
Resûl-i Ekrem (s.a.) efendimiz bu evde biraz sohbet ettikten sonra
uykuya
daldı. Bir müddet sonra gülümseyerek uyandı. Efendimizin tebessüm
ederek
kalkışına hayret eden Ümmü Haram (r.anhâ): "Ya Rasûlallah! Anam-babam
sana fedâ olsun. Niçin gülüyorsunuz?" diye sordu. Efendimiz de: "Ey
Ümmü Haram! Ümmetimden bir kısmının gemilere binip kâfirlerle savaşmaya
gittiğini gördüm." buyurdu. İleride olacak deniz savaşlarına işaret
etti.
Ümmü
Haram (r.anhâ) şehâdet özlemiyle yanmaktaydı. Bu beşâreti duyunca
heyecanlandı.
O sefere katılacaklar arasında bulunmayı arzu etti ve: "Ya Resûlallah!
Duâ
etseniz de ben de onlardan biri olsam" diye ricada bulundu. İki Cihan
Güneşi Efendimiz de onun istediğine: "Ya Rabbi! Bunu da onlardan
eyle" diye duâ ederek karşılık verdi. Sonra yeniden istirahat etmek
üzere sağ yanına doğru uzandı.
Fazla
bir zaman geçmemişti ki, Efendimiz yine tebessüm ederek kalktı. Ümmü
Haram
(r.anhâ) yine gülümsemesinin sebebini sordu. Efendimiz: "Bu defa da
ümmetimden bir kısmının padişahların tahtlarına kuruldukları gibi
debdebeli bir
halde gazâya gittiklerini gördüm." dedi. Ümmü Haram (r.anhâ)
tekrar dua etmesi ricasında bulundu. Kendisinin de onların arasında
olmayı arzu
ettiğini söyledi. Rasûlullah (s.a.) Efendimiz ona: "Sen
öncekilerdensin" buyurdu. Onun deniz seferinde bulunacağını
haber vermiş oldu.
Zaman
çabuk geçmekteydi. İki Cihan Güneşi Efendimiz dünyadan ayrılmış, dâr-ı
bekâya
irtihal eylemişti. Ümmü Haram (r.anhâ)'nın kocası Ubâde İbni Sâmit
(r.a.)
Humus'da tebliğ vazifesinde bulunmak üzere görevlendirildi. Birlikte
Humus'a
gittiler. Uzun bir müddet orada İslâm'ın yayılması için gayret
gösterdiler.
Hz.
Osman
(r.a.)'ın halifelik döneminde bir donanma hazırlandı. Bununla Kıbrıs
adasını
fethetmek üzere sefere çıkıldı. Bu müslümanların ilk deniz seferiydi.
Ubâde
İbni Sâmit (r.a.) ile hanımı Ümmü Haram (r.anhâ)'da bu sefere
katılmışlardı. 86
yaşlarına girmiş olan Ümmü Haram (r.anhâ) bütün güçlüklere göğüs
geriyor,
sıkıntılara tahammül ediyordu. Gayet sakindi. Yolculuğun verdiği
meşakkatlerden
şikâyette bulunmuyordu. Onun gönlü İslâm'ı tebliğ heyecanıyla doluydu.
Kıbrıs'taki insanlara İslâm'ı ulaştırma neşesi içerisinde yolculuğuna
sabır ve
metanetle devam ediyordu.
O,
Resûlullah (Sallâllahû Aleyhi ve Sellem)'in verdiği müjdeyi hatırlayarak şehidlik özlemi
içinde zinde
hareket etmeye çalışıyordu. Onun tahakkuk edeceği vakti bekliyordu.
Cenâb-ı
Hak'ın şehitlere hazırladığı ikramları düşünüyor, ona kavuşmanın
sevinciyle
çektikleri sıkıntılara aldırış etmiyordu. Yaşlı haliyle onun bu neşesi,
zindeliği diğer askerlere de örnek teşkil ediyordu. Onların
sabırlarının
artmasına vesile oluyordu.
Uzun ve
yorucu bir yolculuktan sonra donanma Kıbrıs'a ulaştı. Önce oradaki
insanları
müslüman olmaya davet ettiler. Kabul etmeyince cizye vermelerini teklif
ettiler. Rumlar buna da yanaşmayınca şiddetli çarpışmalar başlamış
oldu. Kısa
zamanda Rum donanması mağlub edildi. İslâm ordusu bir çıkarma
hareketiyle iç
kısımlara daldı. Savaş karada devam etmeye başladı. Daha fazla
direnemeyen, Rumlar
cizye vermeyi kabul ederek barış teklifinde bulundu.
Ümmü
Haram
(r.anhâ) yaşlı olmasına rağmen yerinde duramıyordu. Özlemini çektiği
şehitlik
mertebesine kavuşmak için yaşının üstünde canlılık ve gayret
gösteriyordu. Bir
an önce neticeye ulaşmak istiyordu. Genç askerler onun bu haline
şaşıyorlar ve
ona bakarak kendileri daha bir gayrete geliyorlardı.
O,
ihtiyar
mücâhide hala askerlerle beraber Kıbrıs içlerine doğru dalıp gitti.
Larnaka
yakınlarına vardıklarında bindiği atın ayaklarının sürçmesinden dolayı
düştü ve
oracıkta ruhunu teslim etti. Böylece çok özlediği şehâdet mertebesine
kavuşmuş
oldu.
Kıbrıs,
Hicretin 28. yılında fethedildi. Ümmü Haram (r.anhâ) da bu fethin bir
sembolü
oldu. Larnaka şehrinin Tuz gölü kıyısında bulunan kabrine 1570 m.
Senede bir
türbe yapıldı. "Hala Sultan" adıyla yüzyıllardır oradan feyiz
ve bereket saçmaktadır.
Hala
Sultan Türbesi, İstanbul'daki Eyüb Sultan Türbesi gibi Kıbrıs'taki
İslâm
varlığının en eski izlerini taşımaktadır. İki Cihan Güneşi Efendimize
yakınlığı
sebebiyle müslümanlar hep hürmet etmiştir. Ecdadımız, Kıbrıs hizasından
geçen
gemilere selâm verdirmiştir. Birinci dünya savaşına kadar buradan geçen
Osmanlı
gemilerince top atışı ile selâmlandığı rivayet edilir. Kıbrıs'lı
Türkler için "Hala
Sultan Kabri ve Türbesi" önemli ziyaretgâhlardan biri olmuştur.
Cenâb-ı Allah, Ümmü Harâm bint-i Milhân (Hala Sultan) Hazretleri'nden ve diğer tüm Hanım Sahâbe Annelerimiz'den razı olsun. Bizleri de şehitlik ve şehidelik mertebesiyle müjdelesin. Bu mübarek Hanım Sahâbe Annelerimiz'in şefaâtlerine nâil eylesin bizleri... Amin.
Kaynak: Mustafa Eriş, Altınoluk Dergisi
Kaynak: Mustafa Eriş, Altınoluk Dergisi
Yorum Gönder