Hayra bint-i Ebî Hadred Hazretleri'nin
Mübarek Hayatlarından Kesitler...
Ebu´d-Derdâ kendisine ait bir puta bağlıydı. Aile efradı ise Resûlullah´a (Sallâllahû Aleyhi ve Sellem) tabî olmuşlardı. Abdullah İbn Ravâha Hassan İbn Sabit, Abdullah İbn Ravâha ve Ka´b İbn Mâlik Resûlullah´in (Sallâllahû Aleyhi ve Sellem) şairleriydi Ebu´d-Derdâ´nın cahiliye döneminden kardeşliğiydi. Onu, şöyle diyerek İslâm´a davet ediyordu:
Ebu´d-Derdâ! Son yurdunun İslâm olmasını arzu eder misin Ebu´d-Derdâ ise buna yanaşmıyordu. Ebu´d-Derdâ bir gün putunun üzerine bir mendil koydu ve dışarı çıktı. Arkasından Abdullah İbn Ravâha geldi ve evime girdi. Ebu´d-Derdâ´yı sordu. Az önce dışarı çıktığını söyledim. Ben saçımı tarıyordum. İbn Ravâha içeri girdi, yanında bir keser vardı. Putu indirdi ve onu parçalamaya başladı. Bir yandan da kendi kendine bütün şeytan isimlerinden oluşan şiirler söylüyordu:
«Duyunuz! Allah´la birlikte anılan herşey bâtıldır.»
O bu puta vurup duruyorken keser sesini işittim de şöyle dedim :
İbn Ravâha beni mahvettin..
İbn Ravâha çıktı, arkasından da Ebu´d-Derdâ eve döndü. Beni korkudan ağlıyor görünce:
Neyin var, diye sordu. Ben:
Arkadaşın Abdullah İbn Ravâha eve girdi ve şu gördüğünü yaptı, dedim.
Ebu´d-Derdâ parçalanmış puta baktı ve çok mu çok kızd... Sonra
düşündü ve şöyle dedi :
Eğer bu putta bir hayır olsaydı kendisini savunurdu. Sonra Abdullah İbn Ravâha´nm yanına gitti. Onu bulunca:
Beni Muhammed´in yanına götür, dedi. İkisi birlikte Resûlullah´a (Sallâllahû Aleyhi ve Sellem) vardılar ve Uveymir b. Mâlik [Ebu´d-Derdâ) müslüman oldu.
Ümınü´d-Derdâ (Uveymir´in hanımı) İse kadınların ileri gelenlerinden, akıllı, düşünür ve ibâdete düşkünlerindendi.
Resûlullah (Sallâllahû Aleyhi ve Sellem) Ebu´d-Derdâ´yla Selmân-ı Fârisî´yi kardeş yapmıştı.. Selman (bir gün) Ebu´d-Derdâ´yı ziyaret için geldiğinde Üm-müd-Derdâ´yı pejmürde ve kahırlı bir vaziyette gördü. Bunun üzerine:
Neyin var, diye sordu.´
(Hayra Bint Ebi Hadred) Ummu´d-Derdâ :
Kardeşin Ebu´d-Derdâ, dünyalık hiçbir şeye ihtiyaç duymuyor (dünyadan elini eteğini çekti.) Geceleri uyumaz oldu, diye cevap verdi.
Bu cevaba karşılık Selman sustu ve Ebu´d-Derdâ ile konuşmadı. Ummu´d-Derdâ onlara yemek hazırlamak için kalktı.. Yemeği yediklerinde Ümmü´d-Derdâ yataklarını hazırladı. Selman uyudu. Ebu´d-Derdâ ise biraz uyuduktan sonra namaz kılmaya kalktı. Selman hemen elbisesinden tuttu ve :
Ebu´d-Derdâ! Yat uyu! dedi.
Ebu´d-Derdâ biraz uyudu sonra namaz kılmak için yine kalktı..Selman onu tekrar tutarak;
Yat, dedi.
Ebu´d-Derdâ yattı. Gecenin son üçte biri oiunca Ebu´d-Derdâ namaz kılmak için kalktı. Bu sefer Selmân-i Fârisi :
Şimdi namaz için kalk, dedi.
Şafak atınca Resûlullah (Sallâllahû Aleyhi ve Sellem)'in arkasında (sabah namazını) kılmak için beraberce çıktılar. Ebu´d-Derdâ şöyle dedi :
Seni mutlaka Resûlullah´a (Sallâllahû Aleyhi ve Sellem) şikâyet edeceğim.
Ebu´d-Derdâ Rabbinin senin üzerinde hakkı var. Çoluk-çonun senin üzerinde hakkı var. Vücûdunun senin üzerinde hakkı var. Her hak sahibine hakkını ver.
Sabah namazı bitince Ebu´d-Derdâ Resûlullah (Sallâllahû Aleyhi ve Sellem)'in kulağına eğildi ve Selmân-ı Farisî´nin yaptığını şikâyet etti. Bunun üzerine Resûlüllah (Sallâllahû Aleyhi ve Sellem) :
«Bize ruhbaniık emredilmedi.. Selman doğru söylemiş.»
Ummu´d-Derdâ, Resûlullah (Sallâllahû Aleyhi ve Sellem) mescidde otururken yanına girdi. Resûlullah (Sallâllahû Aleyhi ve Sellem)´ın şöyle dediğini işitti:
«Mizana güzel ahlaktan daha ağır birşey konmaz.»
Ummu´d-Derdâ bir gün hamamdan çıktı. Resûlullah (Sallâllahû Aleyhi ve Sellem) kendisiyle ka şılaştı da ona şöyle dedi :
Ummu´d-Derdâ nereden geliyorsun Ummu´d-Derdâ cevab verdi:
Hamamdan.
Bunun üzerine Resûlulİah (Sallâllahû Aleyhi ve Sellem):
Bir kadın annelerinden birinin veya kocanın evinin dışında elbisesini çıkarırsa kendi eviyle Aliah Ta´âlâ´nm arasındaki perdeyi yırtmış olur» buyurdu.
Ebu´d-Derdâ´ya birisi misafir oldu. Ebu´d-Derdâ ağırdan aldı, derken misafir karnı aç yattı. Çocuklar da aç aç uyudular. Ummu´d-Üerdâ kızgınlıktan küplere binmiş olarak geldi ve :
Geceden beri bize eziyet ettin sen, dedi. Ebû´d-Derdâ :
Ben mi
Evet. Misafirimiz ve çocuklar aç aç gecelediler. Bunun üzerine Ebu´d-Derdâ kızdı ve :
Vallahi ben bu gece, şu önümdeki yemekten yemeyeceğim,
dedi.
Ummû´d-Derdâ da :
Vallahi ben de o yemeği sen yemeden yemeyeceğim, dedi.
Arkasından misafir uyandı ve :
Size ne oluyor diye sordu. Ebu´d-Derdâ:
Beni günaha mı sokacaksın, ben şöyle şöyle sevap umuyorum.. Misafir :
Vallahi, siz yemedikçe ben de yemeyeceğim.
Ebu´d-Derdâ, yemeği ortada görünce misafirle çocuklar aç olduğu için yemekten yedi. Sonra Nebî'ye (Sallâllahû Aleyhi ve Sellem) olup bitenleri haber verdi ve :
Yâ Resûlellah! Yemek ortadayken, misafir ve çocuklar da aç olunca elimi uzattım ve yedim. (Ben böyle yapınca) onlar da yedileF ve yeminlerini-yerine getirdiler. Vallahi, yâ Rasûlellah! Ben günah işledim.
Resûlullah (Sallâllahû Aleyhi ve Sellem) :
Aksine sen onların en iyisi ve en dürüst hareket edenleriydin.
Ummu´d-Derdâ, Ebu´d-Derdâ´dan bir hizmetçi istedi. Bunun üzerine Ebu´d-Derdâ ona şöyle dedi :
Resûlullah´i (Sallâllahû Aleyhi ve Sellem) şöyle derken duydum:
Kul, hizmetçi edinmedikçe Allah ile beraber, Allah onunla beraberdir. Hizmetçi edindiği zaman ona, hesap (vermek) vacib olur.»
Hayra Bint Ebi Hadred yani Ümmü´d-Derdâ el-Kübra, Ebu´d-Derdâ´dan önce Şam´da Emîr´ü´I-Mü´minîn Hz. Osman´ın halifeliği sırasında vefat etti. Ebu´d-Derdâ, Huceyme Bint Huyeyy el-Visabîyye Ümmü´d-Derdâ es-Suğra ile evlendi. Bu kadın Peyamber´i (Sallâllahû Aleyhi ve Sellem) görmedi (yani sahabî değildir). [1]
-------------------------------------------------
[1] Abdulaziz eş-Şennavi, Sahabe Hayatından Tablolar (Hanım Sahabiler), Uysal Kitabevi: 490-493.
Cenâb-ı Allah, Hayra bint-i Ebî Hadred Hazretleri'nden ve diğer tüm Hanım Sahâbe Annelerimiz'den razı olsun. Bizleri de şehitlik ve şehidelik mertebesiyle müjdelesin. Bu mübarek Hanım Sahâbe Annelerimiz'in şefaâtlerine nâil eylesin bizleri... Amin.
Yorum Gönder