Mürşid Nazarı. Mübareklerin nazarı orada olduğunu zannettiği oğluna değil köpeğe geldi.Hayvan, içi yanarak ağlar gibi havlayarak uzaklaştı.
Mürşid Nazarı
Kardeşler, onların bakışları kalp hastalıklarına şifadır. Onlardan çıkan nur Allah’ın nurudur. Bu yüzden insanlara tesir eder. Bu nuru isteyene daha çok verilir. Bu da Allah’ın izniyle oiur. Biz Allah (Celle Celâlûhu) ile aramızı düzeltmeliyiz ki sadatların tasarrufu üzerimize gelsin. Bu ise Allah’ın yasaklarından kaçmakla olur. Bu da yüce Allah’ı büyük bilmektir. Allah dilemezse mürşid bir şey yapamaz.
Sadat-ı Nakşibendiyye’nin nazarının çok büyük tesiri var insanın manevi terbiyesinde. Gavs-ı Bilvanisi (Kaddesallâhû Sırrûh) bir seferinde, mürşid nazarı ile ilgili olarak bize şöyle bir sohbet yapmıştı:
Şeyh Necmeddin-i Kübra (Kaddesallâhû Sırrûh) büyük bir Nakşibendi idi. Onun bir oğlu vardı ama babasının yoluna uymayan hareketleri çoktu. Bozuk yoldaydı. Necmeddin-i Kübra Hazretlerinin hanımı da buna çok üzülüyordu. Şeyh Hazretleri'ne yalvararak,
-“Herkese faydan dokunuyor. Bu oğluna da bir şey yap. Bizi rezil ediyor, sıkıntıya sokuyor. Ona yazık değil mi? Bu senin evladın değil mi? Niye acımıyorsun?” dedi. Necmeddin-i Kübra Hazretleri,
-“Peki öyleyse, söyle oğluma bu gece gelsin bahçede şu ağacın dibine otursun” buyurdu.
Mübareğin hanımı da oğluna yalvardı. O da annesinin hatırını kırmadı “peki” dedi. Gece olunca o ağacın dibine oturdu. Biraz oturduktan sonra usandı, kalktı ve gitti. Az sonra onun kalktığı yere bir köpek geldi oturdu. Necmeddin-i Kübra Hazretleri (Kaddesallâhû Sırrûh) gece yarısına doğru odanın penceresini açtı ve bahçedeki o ağacın dibine doğru nazar etti. Orada oğlu var zannediyordu. Mübareklerin nazarı orada olduğunu zannettiği oğluna değil köpeğe geldi. O hayvan, içi yanarak ağlar gibi havlayarak oradan uzaklaştı. O şehirdeki bütün köpekler onun peşine düştü. O nereye gitse diğerleri de onu takip etti. O durunca diğer köpekler sanki karşısında edep tutar gibi beklerdi. Bu köpek üç gün yaşadı. Üç gün boyunca o şehrin köpekleri onun peşinden hiç ayrılmadı. Köpeğin öldüğünü işitince mübarek,
-“O köpeğin ölüsünü defnedin. Allah Teala’nın (Celle Celâlûhu) aşk-ı muhabbeti onun içerisini yaktı, onun için öldü” dedi. Sadatın nazarı işte böyledir kardeşler.
Bu yolda ilerlemek, mürşidi sevmeye bağlıdır. Mürşid sevgisinin artması için de sık sık ziyaret, rabıta ve mürşid sohbeti yapmak gerekir. Sevgi arttığı nisbette istifade artar. İnsanın mürşide sevgisi artmıyorsa yerinde sayıyor demektir.
Allah Dostları'nın gönlüne girmek çok kıymetlidir. Velilerin kalbi, gönülleri Allah’ın evidir. Buraları ziyaret edenlerin ruhları, bedenleri ateşten uzak olur. Allah’ı sevmek isteyenler mürşidin gönül kabesine gelmeli/girmelidir.
Yüzünü Sadatlara Çevir
Bir molla vardı. Seyda Hazretleri (Kaddesallâhû Sırrûh) ile aynı medresede beraber talebelik yapmışlar. Güzel de bir Sofiydi. Bu molla fakir bir kimse idi. Bir gün Allah’tan zenginlik diledi. Allah Teâlâ (Celle Celâlûhu) da nasip etti. Fakat malı arttıkça Menzil’e gelip gidişi azaldı. Gün geldi sadatların yanına hiç uğramaz oldu. Namazlarını aksattığını da duyduk. Bakın Sofiler, şeytan sadece cahili kandırmıyor. Alimi bile yoldan çıkarabiliyor. Seyda Hazretleri (Kaddesallâhû Sırrûh);
-“Şu Sofiyi alıp getirin” diye emir verdiler.
Dünyaya daldı diye onu bırakmadı. O sadatları belki unuttu ama mübarekler unutmadı. Sofiler, o mollayı alıp getirdiler. Mübarekler o sırada namazı kılmış evine gidiyordu. Avluda karşılaştılar. O alim zat utancından başını kaldırıp bakamıyordu. Muhammed Raşid Hazretleri (Kaddesallâhû Sırrûh) eliyle işaret ederek ona,
-“Sofi! Şöyle bir yürü. Şu gölgeni yakala” dedi. Seyda Hazretleri'nin (Kaddesallâhû Sırrûh) sırtı güneşe dönüktü. O molla da yürümeye başlayınca gölge önüne düşüyordu. Molla yürüdükçe gölgesi de onun önünde yürüyordu. Seyda Hazretleri (Kaddesallâhû Sırrûh),
-“Ne o Sofi. Gölgeni yakalayamıyor musun?” deyince, molla,
-“Kurban nasıl yakalayayım. Ben yürüdükçe o da yürüyor, ilerliyor” dedi. Seyda Hazretleri,
-“O zaman bize doğru gel” deyince Sofi, Seyda Hazretleri'ne (Kaddesallâhû Sırrûh) doğru yürümeye başladı. Muhammed Raşid Hazretleri (Kaddesallâhû Sırrûh),
-“Şimdi gölgene bak” deyince, molla,
-“Kurban gölgem beni takip ediyor” dedi. Seyda Hazretleri (Kaddesallâhû Sırrûh),
-“Sofi! Gölge dünyadır. Ne kadar yakalamak istesen de yakalayamazsın. Hatta onlarca yıl peşinden gitsen bile. Ama yüzünü sadatlara çevirirsen dünya dahi aynı gölge gibi sahibini takip eder. Sen sadatlara doğru yürü” buyurdu.
Dr.Ahmet Çağıl
Mürşid Nazarı
Yorum Gönder