GuidePedia

0

On beşinci yüzyılda Gelibolu'da yetişen velîlerden.Yazıcızâde lakabıyla tanınmıştır. Babası âlim bir zât olan ve kâtiplik yapan Sâlih Efendi, ağabeyi ise meşhur âlim Yazıcızâde Muhammed Efendidir. Doğum târihi belli değildir. Eserinde yer alan "Hak teâlâ hazretleri, miskîn Ahmed-i Bîcân'ı, deniz kenarında, gâziler şehrinde Gelibolu'da yarattı." ifâdesinden onun Gelibolu'da doğduğu anlaşılmaktadır.

Babası Yazıcı Sâlih Efendi, bâzı rivâyetlere göre, Ankara veya Bolu civârında devlet hizmetlerinde kâtiplik yapmıştır. 1408'de tamamladığı, Anadolu'da astroloji sâhasında ilk Türkçe manzum eser olan Şemsiyye'sini Ankara'da İskender bin Hacı Paşaya ithâf etmiştir. Sonra Gelibolu'ya gelip yerleşmiştir.

Ahmed-i Bîcân küçük yaşta ilim tahsîline başladı. Zamânın ilimlerini tahsil etti. Arapça ve Farsçayı çok güzel öğrendi. Zâhirî ilimlerdeki tahsîlini tamamladıktan sonra ağabeyi Muhammed Bîcân ile birlikte mânevî ilimlerde de yükselmek istiyor, kendilerini irşâd edecek, doğru yolun mânevî zevklerini tattıracak bir evliyâ arıyorlardı.

İki kardeş arayış içinde iken, devrin büyük velîsi Hâcı Bayram-ı Velî hazretleri misafir olduğu Edirne'den ayrılarak yanındakilerle birlikte Ankara'ya gitmek için yola çıkmıştı. Epey yol aldıktan sonra, yanındakiler Gelibolu'ya yaklaştıklarında yolu şaşırdıklarını anlayıp, telaşlandılar. Hâcı Bayram-ı Velî durumu fark edince; "Evlatlarım! Devâm ediniz. Belki orada bekleyenlerimiz vardır." dedi. Gelibolu'ya vardıktan sonra, Hâcı Bayram Velî odasında dinlendiği sırada, huzûruna girmek için Muhammed ve Ahmed Bîcan kardeşler izin istediler ve içeri girip selâm verdiler. Kendilerini tanıtmak istediklerinde Hâcı Bayram-ı Velî; "Biz sevdiklerimizi daha iyi tanırız." dedi. Onlara muhabbet nazarları ile bakıp duâ etti, sonra; "Yağ ve kandil hazırmış, bize yalnız kibriti yakmak kalmış." buyurdu.

Ahmed-i Bîcân ve ağabeyi, Hâcı Bayram-ı Velî hazretlerinin huzûrunda mânevî ilimlerde yükseldikten sonra Bayramiye tarîkatına göre insanları terbiye etmeye başladılar. Bayramiye esaslarından olan devamlı oruç tutup çile çıkardıkları, aşk ve muhabbet çokluğundan yemeden içmeden kesildikleri için Bîcân lakabını aldılar. Eserinde geçen; "Elhamdülillah ki Gelibolu'da nice kez kâfir ile cenk idüp gazalar idüp dururuz. Gâh kâfir bize geldi. Gâh biz kâfire varup dururuz." sözünden birçok savaşlara katıldığı anlaşılmaktadır. Ahmed Bîcan böylece sünnete uyarak, nefsini ıslâh için yaptığı halvet, yalnızlık, çile ve riyâzetleri yâni cihâd-ı ekberi yâni büyük cihadı cihad-ı asgarla, küçük cihadla tamamladı.

Ahmed Bîcân hazretleri bir vâzında şöyle buyurdu:

"Dünyâ, çok gün geçirmiş fitneli ve nazlı bir ihtiyara benzer. O, dışını gençler gibi giyecekler ile süsleyip, halk arasında naz eder. Böylece insanlar da onun tuzağına düşer. Dünyâ zâlim bir padişah gibidir. Halka bazı şeyler bağışlarsa da dostluğu yoktur. Hepsini öldürmek ister.

Akıllı kimseler kışın ihtiyâcını yazdan hazırlar. Ölümün hazırlığını da diri iken yaparlar. Dünyâ, içi cevherler ile dolu bir denize benzer. Kimileri ondan cevher çıkarır. Bâzıları da boğulur. Sözün kısası, Resûlullah sallallahü aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur; "Dünyâ fitne ve belâdır. Her ümmetin bir fitnesi vardır. Benim ümmetimin fitnesi dünyâyı sevmek ve mal toplamaktır."

Ahmed-i Bîcân hazretleri insanlara doğru yolu göstermeye devam ederken bir gün Ağabeyi Muhammed Bîcân'a; "Ağabey! İlim ve irfanın ziyâdedir. Tek arzum ve sizden dileğim, yâdigâr bir eser yazmanız ve bunun her yerde okunmasıdır. Dünyâ geçici, günlerin ise hiç vefâsı yok." dedi. Muhammed Bîcân hazretleri onun bu isteği üzerine Megârib-üz Zeman adlı eserini yazdı. Bir süre sonra Muhammed Bîcân, kardeşine gelerek; "Kardeşim Ahmed! Bizi memnun etmek istersen Megârib-üz-Zaman'ı Türkçeye tercüme et. Güzel üslûbun ile herkes istifâde etsin." dedi. Bunun üzerine Ahmed-i Bîcân hazretleri eseri Envâr-ül-Âşıkîn ismiyle tercüme etti.

Talebelerine bir sohbet esnasında buyurdu ki:

Allahü teâlâ, Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyurdu ki: "Ey îmân edenler! Din uğrundaki eziyetlere sabredin ve düşmanlarınızla olan savaşlarda üstün gelmek için sabır yarışı yapın. Sınır boylarında cihad için nöbet bekleşin ve Allah'tan korkun ki, felah bulasınız." (Âl-i İmrân sûresi: 200). "Sabrediniz." buyurması, belâlara sabretmeye işârettir. Bu, halk yâni avam içindir. "Nöbet bekleşin" buyurması, günah işlemeyi terk etmeye işârettir. Bu, havâs içindir. "Sabır yarışı yapınız" buyurması, İbâdet yapmaya katlanmaya işârettir. Bu da seçilmişlerin seçilmişlerine mahsustur. Bunun için, kişinin rahatlığı yakînde, şerefi tevâzuda, saâdeti, kurtuluşu İslâmdadır. İsmeti, günahsız olması Allahü teâlâya güvenmekte, akıllılığı dinde, gayreti dünyâyı terk etmektedir. Helakı günah işlemeye cüret etmekte, pişmanlığı uyumakta, şekâveti cehâlettedir. Saâdeti ilimdedir. Olgunluğu aşktadır. Güzel yaşaması sabırdadır. Sabır; halkın içinde nefsânî arzuları terk etmek, yapmamaktır. Eğer dünyânın bütün belâları onun üzerine gelse "Âh" bile demeyen; vefâdan, cefâdan, acıdan, zenginlikten ve her çeşit nîmetten dolayı değişmeyen, mağrûr olmayan ve bunlar karşısında hep aynı kalan kimse sabırlıdır. Bilakis o, kendini bela mancınığına kor ve kazâ denizine atar. Sonundan hiç endişe etmez. Vesselâm.

Ahmed-i Bîcan hazretleri Gelibolu'da vefât etmiştir. Kaynaklarda vefât târihi ihtilaflı olup, 1453 (H.857) veya 1455 (H.859) olarak kaydedilmiştir. Ahmed-i Bîcân birçok eser yazmıştır. Eserlerinde son derece sade bir dil ve anlaşılması kolay ve akıcı bir üslûb kullanmıştır. Genellikle babasının ve ağabeyinin yazdıkları Arapça eserleri Türkçeye tercüme ve şerh etmiştir. Başlıca eserleri şunlardır:

1. Envâr-ül-Âşıkîn: Dört-beş asırdan beri okuna gelmiş, çok sevilip, benimsenen bir eseridir. Eser 1451 senesinde tamamlanmıştır. Eserin çeşitli yazma nüshaları olduğu gibi, pekçok baskısı da yapılmıştır.

Envâr-ül-Âşıkîn kitabının tertibi, ana hatlarıyla beş bölümdür. İçinde şunlar yer almıştır: Varlıkların tertib ve nizâmı, Âdem aleyhisselâmın yaratılışı, peygamberler ve kıssaları, ilâhî kitaplar, dünyâ ile ilgili fazîletler, kıyâmet alâmetleri, Kur'ân-ı kerîm, mahşer, sırat, Cennet, Cehennem, melekler, hûrîler, gılmanlar, cennetliklerin makamları ve Cennet nîmetleri.

2. Dürr-i Meknûn: Bu eserini, insanların, Allahü teâlânın kudretini ve azametini bilmeleri için, onlara bunu anlatmak gâyesi ile yazdığını belirtmiştir. Bu eser, on sekiz bölümdür. Gökler, Arş, Kürsî, Cehennem, ay, yıldızlar, güneş, yeryüzü, ilim, hendese (geometri), iklimler, dağlar, denizler, şehirler, mescidler, Süleymân aleyhisselâmın tahtı ve saltanatı, Belkıs'ın saltanatı ve ömürleri, helâke uğrayan beldeler, otlar, yemişler, sûretler ve kıyâmet alâmetleri anlatılır.

3. Müntehâ Tercümesi: Bu eser, Kitâb-ül-Müntehâ el-Müştehâ alel Füsûs adlı eserin şerhinin Türkçeye tercümesidir. Eserin aslı Muhyiddîn Arabî hazretlerinin Füsûs-ül-Hikem adlı eseridir. Bunu, Ahmed-i Bîcân'ın ağabeyi Yazıcızâde Muhammed şerhetmiştir. Arapça olan bu şerhi de Ahmed Bîcân Türkçeye tercüme etmiştir. Eser otuz bölümdür. Peygamberlerin aleyhimüsselâm makamları, kıssalar, mîrâc, gazâ etmek, Muhammed aleyhisselâmın gazâları, şehîdlerin namazının kılınışı, kıyâmet alâmetleri, Cennet, Cehennem, nebîler, velîler, güneşe göre vakit bulmak, haftanın günleri, çeşitli sûrelerin tefsîri, Peygamber efendimizin vefâtı, hazret-i Ebû Bekr, hazret-i Ömer, hazret-i Osman, hazret-i Ali, hazret-i Fâtıma, hazret-i Hasan ve hazret-i Hüseyin'in vefâtları, Peygamberimizin mübarek zevceleri gibi konular yeralmıştır.

4. Rûh-ul-Ervah: Peygamberlerin aleyhimüsselâm kıssalarından bahseden bir eserdir.

5. Bostân-ul-Hakâyık: Bu eseri babasının yazdığı Şemsiyye adlı eserin nazım şeklinde tercümesidir. Bâzı bölümlerini yeniden ele almıştır.

6. Acâib-ül-Mahlûkât: Bu eseri, Zekeriyyâ Kazvînî'nin Acâib-ül-Mahlûkât adlı eserini ana kaynak tutarak hazırlamıştır. Kendi zamânına kadar yazılmış olan coğrafya, kozmoğrafya ve biyoloji kitaplarından faydalanmıştır. Ay, yıldızlar, göklerdeki melekler, Azrâil aleyhisselâm, günler, aylar, rüzgârlar, denizler, deniz canavarları ve denizdeki mahlûkât, çeşmeler, mâdenler, nebatlar, insan âzâları, cinler, yiyecekler, kuşlar, haşerât gibi daha pek çok şeyden bahsetmektedir. Coğrafya ile ilgili olan eserin Türkçede ilk defâ olduğu kayıtlı ise de aynı eser daha önce Rükneddîn Ahmed tarafından tercüme edilmiştir.


ABDESTSİZ SÜT VERMEDİM

Ahmed-i Bîcân bir gün, Gelibolu'nun en büyük câmisinde vâz veriyordu. Herkes huşû içinde söylenenleri dinliyordu.

"Kardeşlerim! İnsanı Rabbinden uzaklaştıran perdelerin en büyüğü, kalbi öldürmek, karartmaktır. Kalbin ölmesine kararmasına sebep de dünyayı sevmektir. Bir hadîs-i kutsîde buyruldu ki:"Ey Âdemoğlu! Kanâat et zengin ol. Hasedi terket, râhat ol! Dünyâyı terket, dînin halis olsun."

Kim gıybeti terkederse, Allahü teâlâya karşı olan sevgisi çoğalır. Kim az ve doğru konuşursa, aklı tam olur. Kim aza kanâat ederse, gerçekten Allahü teâlânın ahdine inanmış olur. Kim dünyâ için kaygılanırsa Allahü teâlâdan uzaklaşır."

Ahmed-i Bîcân hazretleri vâz ettiği kürsüden bir ara başını kaldırdı. Câminin giriş kapısında ağabeyini gördü. Ayakta bekliyor ve kendisine tebessüm ediyordu. İçeri girip bir yere oturmamasına hayret etmişti. Sonra mânevî bir huzurla vâzına devâm etti. Ağabeyinin bu şekilde beklemesi bir türlü aklından çıkmıyordu.

Akşam annesi ile sohbet ederken bu aklından çıkmayan şeyin sebebini öğrenmek istedi ve; "Anneciğim! Bugün dikkatimi çeken bir şey oldu. Vâz ederken ağabeyim câmi kapısında durmuş, bana bakıyor ve tebessüm ediyordu. Ama içeri girip oturmadı. Sebebini ondan bir suâl eylesen." dedi. Evlâdını kıramayan anne ertesi gün büyük oğlu Muhammed Bîcân'a giderek sohbet arasında kardeşinin vâzı arasında niçin câmiye girmediğini sordu. O da; "Kardeşim âlim, ârif biridir. Hâcı Bayram-ı Velî hazretlerini görünce bir başka Ahmed oldu. Sözleri hikmet dolu. Gönülleri alan, ruhları cezbeden bir üslûbu var. İlminden, irfânından istifâde edenlerin sayısı belli değil. Ben de mübârek sözlerini dinlemek için gitmiştim. Meleklerin kanatlarını sererek vâzını dinlediklerini gördüm. Basmamak için içeriye girmedim." dedi.

Bu duruma çok sevinen annesi, eve dönerek durumu küçük oğlu Ahmed-i Bîcân'a anlattı. Ahmed Bîcân sevineceği yerde durgunlaştı. Bunu fark eden annesi sebebini sorunca; "Ağabeyim melekleri gördüğü hâlde ben niçin göremiyorum, acabâ sebebi nedir?" dedi. Annesi hiç beklemediği bu soru karşısında şaşırdı. Ahmed-i Bîcân hazretleri sonra ilâve etti; "Anneciğim bunun sebebini senin bilmen lâzım. Biraz düşün bulacaksın." dedi.

Annesi bir süre düşündükten sonra yaşlı gözlerle oğluna; "Sen henüz süt emme çağında idin. Namaza durmuştum. O esnada komşularımdan bir hanım geldi. Sen ağlamaya başladın. Selâm vermeme de az kalmıştı. Kadıncağız ağlamayasın diye seni emzirmeye başladı. Selâmı vermemle birlikte mâni oldumsa da sen bir kaç yudum almıştın. Sonra sordum hanım abdestsiz imiş. Ben seni hiç abdestsiz emzirmedim. Her halde sebebi odur." dedi. Ahmed Bîcân; "Doğru söyledin." dedi.

1) Şakâyik-i Nu'mâniyye Tercümesi (Mecdî Efendi); sh.128
2)Keşf-üz-Zünûn; c.2, s.1746
3) Nefehât-ül-Üns; s.691
4) Envâr-ul-Âşıkîn
5) Osmanlı Müellifleri; c.1, s.16


Cenâb-ı Allah, Yazıcıoğlu Ahmed Bîcân Hazretleri'nden razı olsun ve makâmını yüceltsin, alî eylesin. Bizleri de şehitlik ve şehidelik makâmıyla müjdelesin. Bu mübarek Allah Dostları'nın himmet, bereket ve şefaatlerine nâil eylesin bizleri... Amin.

Site yöneticisinden bir tavsiye :

Yazıcıoğlu Ahmed Bîcân Hazretleri'nin kaleme aldığı eserlerinden olan Envâr-ül Âşıkîn adlı kitabını satın alıp okumanızı şiddetle tavsiye ediyoruz.

Kitabı satın alabileceğiniz sitelerden bir tanesi ihvan.com.tr'dir. 

Kitabın satıldığı site adresinin linki :

Envarül Aşıkin / Tam Metin Ahmet Bican Yazıcıoğlu


Üstteki linke tıklayarak kitabın satıldığı sayfaya ulaşabilirsiniz. 

Cenâb-ı Allah, nice feyzler almanızı nasip eylesin. Bu güzel eseri sevdiklerinize de armağan edip, onların da feyzler almasını sağlamanız dileklerimizle...



Önsöz

Türk milleti, İslâmiyet ile şereflendikten sonra, önceleri Orta Asya’da, daha sonra Ön Asya ve Anadolu’da ve nihayet Avrupa ve Afrika dahil üç kıtada bu yüce dinin yayılmasını sağlarken, günümüze kadar devam eden sa­yısız Haçlı akmlarmın da iman dolu göğsünde durdurmasını bilmiştir. Bu hizmet yüzyıllarca sürmüştür. Bu arada Orta Asya’dan başlamak üze­re, Ahmet Yesevî, Abdülkadir Geylânî, İmam-ı Gazalî, Sühreverdî, Ebu’lleys Semerkandî, Bahaeddin Nakşibendî gibi bir çok İslâm bilgini yanında Anadolu’yu vatan tutmamızla birlikte Mevlâna Celâleddîn, Yunus Emre, Hacı Bektaş-ı Velî, Somuncu Baba, Geyikli Baba, Ahi Evran, Karaca Ahmet, Hacı Bayram-ı Velî, İbrahim Tennurî, Emir Ahmed Buharî ve Akşemseddin gibi nice bilginler, savaşçı dervişler, mânevî donanımımızı pe­kiştirmişlerdir. Dünya Tıb ilminin en büyüğü İbn-i Sîna gibi, Astronomi bil­gini ve devlet reisi Uluğ Bey gibi bilim adamlarının başlattığı kervana meridyen ve paralelleri bulan, mikrobu bundan bin yıl önce tespit eden, ce­bir, trigonometri ve matamatik ilminde insanlığa buluşlarıyla hizmet eden bilginler, Pîrî Reis gibi dünya haritasını çizen coğrafyacılar, Abdülkadir Meragî gibi yaklaşık bin yıl önce müzikteki notayı bulan nice ilim adamları, şairler, edipler, tefsirciler ve hadiscileryetiştiren bu büyük millet, bu gün de geri kalmış İslâm ülkeleri arasında hizmetin öncüsü durumundandır.

Bu milletin dînî hayatını ve imânını diri tutmak için nice Allah dostları yüzyıllardır hizmet vermiş ve vermektedirler.

Elinizdeki eserin sahibi de devrinde berrak ve akıcı türkçesi ile bu hizmet kervanına katılmış Allah dostlarındandır.

Kendilerine Ahmed ve Muhammed Çelebi de denen Yazıcıoğlu kardeşler 15. yüzyılda Gelibolu’da yaşamışlardır. Muhammediye adında aynı zamanda türkçenin de güzel örneklerinden olan çok değerli bir eser sunan Yazıcıoğlu Muhammed Bican, Hacı Bayram-ı Velî’den feyz almıştır. Envârü’l Âşıkîn / Âşıkların Nurlarıadlı eseri ise kardeşi Ahmed Bican kaleme almıştır. En­vârü’l Âşıkîn, Muhammed Bican’ın (Meğarib’ül Zeman) adlı arapça yazdığı eserinin kardeşi Ahmet Bican tarafından türkçeye tercümesi olarak belir­tilmektedir. Eser çok yönlüdür. Bir önemli yanı ise bünyesi içinde güzel bir üslûpla ve değişik bir metodoloji ile "Peygamberler Tarihi”ni de vermiş ol­masıdır.

Yazıcıoğlu kardeşlerin bu güzel ve çok önemli iki eseri; Mııhammediye, ve Envârü’l Âşıkîn / Âşıkların Nurları yaklaşık altıyüz yıldır elden ele ve gönülden gönüle dolaşan eserlerin başında gelmektedir.

Eseri, değerli araştırmacı ve şair ağabeyimiz Ahmet Metin Şahin Bey, Osmanlıca aslından titiz bir çalışma ile yeniden gözden geçirmiştir. Yayına hazırlama ve redaksiyon görevini de haddimiz olmayarak üstlenmek duru­munda kalırken, Muhammed İkbal’in eserlerini aruz vezni ile dilimize kazandıran ve Mevlâna Hazretleri’nin Mesnevî’si üzerin aynı çalışmayı ya­parken bizleri kırmayarak çalışmalarına ara verip eserin Türk okuyucularına yeniden sunmada bizlere yardımını esirgemeyen Ahmet Metin Şahin Bey’e şükranlarımızı sunarız. Eksiklik bizlerden, yardım Allah’dandır.

İÇİNDEKİLER :
  
Eser ve yazarı hakkında 5
ENVÂRÜ’L ÂŞIKÎN / Âşıkların Nurları 7
Kitabı yazmamın sebepleri 9

BİRİNCİ BÖLÜM

Varlıkların Tertip ve Düzeni 13
Varlıkların sıralanışı 16
Gökler, yeryüzü ve yardatıklar hakkında söylenenler 24
Allah’ın bildirdiği kelimelerin beyanı 31

İKİNCİ BÖLÜM

Allah’ı Tealâ’nın Peygamberlere hitabı 35
Âdem Aleyhisselâm’a rûh üfürülmesi 37
Âdem’in tövbesi 50
Allah’ın insanlardan söz (misak) alması 51
Âdem ile Havvâ’nın ölümleri 59
Şit Aleyhisselâm’ın peygamberliği 61
İdris Aleyhisselâm’ın peygamberliği 61
Nûh Aleyhisselâm'ın peygamberliği 63
Hûd Aleyhisselâm’ın peygamberliği 67
Salih Aleyhisselâm’ın peygamberliği 68
İbrahim Aleyhisselâm’ın peygamberliği 70
Kâbe’nin yapılması 76
Hz. İbrahim’in ölümü 82
İsmail Aleyhisselâm’ın peygamberliği 83
İshakAleyhisselâm’ın peygamberliği . 87
Yâkup ve Yûsuf Aleyhisselâmlar'ın peygamberliği 88
Yâkup ve Yûsuf Aleyhisselâmlar’ın ölümleri 100
Eyyüb Aleyhisselâm’ın peygamberliği 101
Şuayb Aleyhisselâm’ın peygamberliği . 107
Mişâ oğlu Mûsa Aleyhisselâm’ın peygamberliği 109
Hızır Aleyhisselâm 110
Mûsa Aleyhisselâm’ın peygamberliği 110
-Tevrat’ın indirilişi ve Hz. Mûsa’nın Allah’ı görme isteği 118
-Tevrat’ta yazılı sözler 130
Yuşa bin Nûn’un peygamberliği 139
İlyas Aleyhisselâm’ın peygamberliği 139
Dâvud Aleyhisselâm’ın peygamberliği 144
-Hz. Dâvu’un yakarışı 150
-Allah'ın Dâvud’a vahiyleri 154
-Hz. Dâvud’u Allah’ın teşviki 156
Dâvud Aleyhisselâm’ın ölümü 159
Süleyman Aleyhisselâm'ın peygamberliği 161
-Beyt’i Mukaddes’in yapılması 165
-Belkıs kıssası 166
-Hz. Lokman bahsi 172
Eşiyâ ve Ermiyâ Hazretleri’nin peygamberlikleri 177
Üzeyr Aleyhisselâm’ın peygamberliği 181
Metta oğlu Yûnus Aleyhisselâm’ın peygamberliği 182
Hz. Zekeriya ve Hz. Yahyâ’nın peygamberliği 185
-Zekeriya ve Yahyâ Peygamberlerin ölümü 188
İsâ Aleyhisselâm’ın peygamberliği 190
-Incil’in vasıfları bölümü 196
-Gökten sofra indirilmesi 201
-Hz. İsâ’nın göğe kaldırılması 202
Peygamberlerin sırası 206
Hz. Muhammed Mustafa’nın peygamberliği 219
-Kur’an’ır Nüzûlü 226
-Mi’rac bahsi 229
-Peygamberimizin Allah'ı görmesi 241
-Vahyin sırları 243
-Kutsî kelimeler 250
-İlâhî hadisler 257
-Peygamberimizin Mekke’den Medine’ye hicreti 272
-Peygamberimizin cihadı 280
-Peygamberimizin ölümü 287
-Ashabın faziletleri ve Hz. Fâtıma’nın ölümü 297
-Ebû Bekir'in ölümü- 298
-Hz. Ömer’in ölümü 299
-Hz. Osman’ın ölümü 300
-Hz. Ali'nin ölümü 301
-Hz. Haşan ve Hüseyin’in ölümleri 302

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

Allah’ın meleklere vahyettiği kelimeler 307
-Cebrail ile ilgili bölüm 308
-Çeşitli meseleler 321
-Ölüm meleği ile ilgili bölüm 329
-Ruhların makamları 334

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

Kıyamet gününde Allah’ın hitapları 339
Farklı inanışlarla ilgili bölüm 348
Amelî hükümlerle ilgili bölüm 350
Cuma ile ilgili bölüm 367
Mescidlerle ilgili bölüm 372
Zekât ile ilgili bölüm 373
Oruç ile ilgili bölüm 374
Kadir gecesi ile ilgili bölüm 379
Hac ile ilgili bölüm 382
Cihad ile ilgili bölüm 386
Kur’an ile ilgili bölüm 391
Zikir ile ilgili bölüm 399
Sabır ile ilgili bölüm 404
Sadakalar ile ilgili bölüm 406
Allah yoluna girenlerin makam ve menzillerinin beyânı 407
İlmin faziletleriile ilgili bölüm 411
Âlimlerin faziletleri 413
İyiliği tavsiye ve kötülüğü men ile ilgili bölüm 418
Fakirlerin faziletleri ile ilgili bölüm 419
Dünya ile ilgili bölüm 423
Kabir ve ölülerle ile ilgili bölüm 427
Dua bölümü 429
Tövbe ve af bölümü 432
-Tövbe ile ilgili bölüm 433
Takva bölümü 435
Kıyamet alâmetleri 439
Kıyamet alâmetleri 441
-Deccal’in çıkışı 442
-İsâ'nın gökten yere inişi 443
-Dabbet’ül Arz'ın çıkışı 444
-Güneşin batıdan doğması 445
-Tövbe kapısının kapınması 445
-Yeryüzünde başlayan çörküntüler 446
-Sûr’un üflenmesi 447
-Haşir ile ilgili bölüm 450
-Yerin ve göklerin değişmesi 454
-Kıyamet durakları 459
-Büyük korku 462
-Livâ’ül hamd 464
-Mahşerde cehennemi getirmek 467
-Mahşerdeki hesap 468
-Mahşerdeki şefaat 472
-Kâbe ile ilgili bölüm 474
-Peygamberimizin şefaati 476
-Hesap ile ilgili bölüm /1 478
-Hesap ile ilgili bölüm / 2 480
-Hesapsız cennete girecek olanlar 484
-(Kitap) Amel defteri 491
-Mizan 493
-Düşmanlıklar ve mahkemeler 496
-Kıyamet gününde diğer garip işler 499
-Allah’ın meleklerle konuşması 501
-Cehennem ve aşağı dereceleri 504
-Ateş (cehennem)’e girecekler 507
-Cennetdekilerin durumu 514
-Havz ile ilgili bölüm 515
-Sırat 516

BEŞİNCİ BÖLÜM

Allah’ın yüce makamda sözleri 523
-Cennete girmek 527
-Araftakiler 532
-Allah Tealâ’yı görmek 534
-Dört Râşid Halife'nın cennetteki yerleri 538
-Büyük günah işleyenlerin durumları 538
-Ateşin hikmeti 541
-Cinler ile ilgili bölüm 542
-Ölümün boğazlanması 544
-T ûbâ ağacı 544
-Hûriler 544
-Vildan ile ilgili bölüm i- 547
-Gıİmanlar 547
-Cennetin ırmakları 548
-Cennet ehlinin mertebeleri ve yüce değerleri 549
-Şehitler 556
-Cennet ehlinin nimetleri 557
-Cennet halkının mertebeleri 564

KİTABIN SONU 567

Yorum Gönder

 
Top